Yapısalcılık
düşünme ve çevremizi anlamlandırma üzerine kendi düşünce sistemini oluşturmuş
belli bir olgunluğa ulaştırmıştır. Bu kuramsal alanda sahne alan ilk aktör
Ferdinand de Saussure'den bu yana ortaya konan kuramlar antropoloji, iletişim
bilimleri, enformasyon teknolojisi gibi çeşitli alanlarda sınanmıştır.
Kentin
içindeki sembollerin belirlenmesi, mimari dokularda gözlenen dil benzeşik
yapıların ortaya çıkarılması, mimaride anlam öğelerinin ayırt edilmesi,
temel mimari gösterge - ya da gösterge sistemlerinin- sorgulanması, mekanın
ve biçimin dilsel yorumunun yapılması, mimarlığın bildirişimsel yönünün
tartışılması, mimarlık ürünlerinin okunması, mimarinin dilbilim
ve anlambilim açısından irdelenmesi, tipolojiyi mekan (mimariyi) okuma
aracı olarak kullanma ve benzer kapsamlarda yürütülen çalışmalarla, göstergebilim
kuramları ve onun öngörüleri mimarlık alanına uygulanmıştır.
Bu tezin sorduğu soru,
yapısalcı düşüncenin, çevreyi anlamlandırmamıza hizmet eden araçlarının,
mimari düşünüş üzerinde nasıl işlediğinin belirlenmesidir. Başka
bir deyişle, mimari göstergelerin, mimari anlam ögelerinin neler olduğu
bu tezin ilgisi dışındadır. Sorun olarak ele alınmak istenen, mimarinin
anlam içeren ögelerinin ve bunların nasıl temsil edildiğinden çok; mimaride
yer alan temel ikili karşıtlıkların, kategorileştirmelerin ortaya konulabilirliğinin
sınanmasıdır. Bu tezin ortaya attığı diğer bir soru, çevreyi anlamlandırma
araçlarının mimaride nasıl somutlaştığının tarışılmasıdır. Son olarak
yanıtı merak edilen, mimari düşüncelerin anlamlandırma sürecinden geçmeden
ortaya konduğunda ne sonuçlar verebileceği, artyapısalcı ve yapıbozucu
(yapısızlaştırıcı) düşünme yönteminin sözkonusu mimari düşünceyi hangi
noktalara taşıdığıdır.